İKRAMIN ÂDABI
Ziyafet, Halîlü'r-Rahmân İbrahim (a.s.)'ın sünnetidir. O bir şey yemek istediği zaman bir iki mil mesafeye kadar çıkar ve kendisiyle beraber yemek yiyecek birilerini arardı.
Resûlüllâh (s.a.v.)'e 'İslâm nedir?' diye sorulduğunda cevaben; "Yemek yedirmen ve selâmı yaymandır." buyurmuştur.
Müttakîleri (Allah'tan korkanları) davet etmek, fâsıkları davet etmemek ziyafetin âdabından biridir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) "Yemeğinizden iyiler yesin." buyurmuştur. Diğer bir hadîs-i şerîfte ise; "Yemeklerin en şerlisi, zenginlerin davet edilip, fakirlerin davet edilmediği ziyafet yemeğidir." buyurulmuştur.
Akrabalarını davet etmeyi unutmamalıdır. Zîrâ onları davet etmemek sıla-yı rahmi terk etmektir. Davetten mak-sad, övünmek değil, din kardeşlerinin samîmî muhabbetlerini kazanmak, Resûlüllâh (s.a.v.)'in, yemek yedirmek ve mü'minlerin kalblerini sevindirmek sünnetini işlemektir.
Davete gelmesi zor olacak kimseleri ve davete gelenleri rahatsız edecek kimseyi de davet etmek uygun olmaz.
Ziyafet sahibi, yemeklerin zamanında hazır olması ile alâkadar olmalı, müsâfirlerin rahat yiyebilmesi için davet sahibi müsâfirlerden önce yemekten kalkmamalı, hattâ onların sonuncusu olmalıdır. Müsâfirlere yemeklerden yetecek kadarını takdim etmelidir. Zîrâ az koymak mürüvvette noksanlıktır. Çok koymak ise zayi etmeğe sebeptir. Ancak hepsini yemelerinden hoşlanıyorsa bu müstesnadır. Çünkü hadîs-i şerîfte kişinin müsâfire verdiği ziyafetten hesaba çekilmeyeceği ifâde edilmiştir.
Ev sahibinin müsâfirini güler yüz ve tatlı dille evin kapısına kadar uğurlaması da âdaptandır. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder