HAYIR, MALDA DEĞİL AMELDEDİR
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) Medine-î Münevvere'de Selmân-ı Fârisî ile Ebu'd-Derdâ'yı (r.anhüma) kardeş yapmıştı. Resûlullâh Efendimiz'den sonra Ebu'd-Derdâ (r.a.) Şam'da, Selmân-ı Fârisî de (r.a.) Irak'ta ikâmet ediyordu. Ebu'd-Derdâ (r.a.) Selmân-ı Fârisî'ye yazdığı mektupta şöyle diyordu: "Selâmün aleyke. Senden ayrıldıktan sonra Allâhü Teâlâ bana mal ve evlât vererek beni rızık-landırdı ve ben mukaddes topraklara yerleştim."
Selmân-ı Fârisî'de (r.a.) ona şöyle bir mektup yazdı: "Selâmün aleyküm. Sen bana, Allâhü Teâlâ'nın seni rızıklandırdığını; mal ve evlâd verdiğini yazdın. Fakat bilmiş ol ki; hayır, mal ve evlâdın çok olmasında değildir. Hayır, hilmini (yumuşak huylarını ve sabrın.) arttırmakta ve ilminin sana fayda vermesindedir. Bana mektubunda, mukaddes topraklara yerleştiğini yazdın. Fakat amel etmedikçe yeryüzü hiçbir kimseye fayda vermez. Allah'ı görüyormuş gibi amel işle, kendini ölülerden say."
RAMAZANDA AFFEDİLMEYEN HANGİ AYDA AFFEDİLİR?
Abdülkâdir Geylânî Hazretleri buyurdular:
Aylar içinde Ramazan ayı; göğüsteki kalp, insanlar içinde peygamberler ve beldeler içinde Mekke-i Müker-reme gibidir.
Mekke-i Mükerreme'ye deccâl giremez, Ramazan ayında da azgın şeytan zincire vurulur.
Peygamberler, günahkâr müminlere şefaat ederler, Ramazan ayı da oruç tutanlara şefaat eder.
Kalp, Allah'ı bilme ve îman etme nuruyla süslenmiştir, Ramazan ayı da okunan Kur'an nurları ile süslenmiştir.
Ramazan ayında günahları bağışlanmayan kimsenin feaşka hangi ayda günahları bağışlanır?
Kul, tevbe kapıları kapanmadan, pişman olma imkânı geçmeden önce Allâhü Teâlâ'ya tevbe etmelidir. Ağlama ve Allah'ın rahmetine nail olma vakti geçip gitmeden gözyaşı dökmelidir.
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder