ÎTİKÂF
îtikâf, cemâatle namaz kılınan bir mescidde veya mescid hükmünde bulunan bir yerde îtikâf niyetiyle bir müddet kalmaktan ibarettir.
îtikâf, vacip, sünnet-i müekkede ve müstehab olmak üzere üç kısımdır.
Lisan ile adanan îtikâf, vaciptir. Ramazân-ı Şerîfin son on gününde yapılan bir îtikâf, kifayet yoluyla müekked sünnettir. Başka zamanda ibâdet ve tâat maksadıyla bir mescitte bir müddet yapılan îtikâf da müstehabdır.
îtikâf m şartlan: îtikâfa girecek kimse; Müslüman ve akıllı olmalı, cünüplükten, hayız ve nifastan temiz bulunmalı, îtikâfa niyet etmiş olmalıdır. îtikâf, bir mescitte veya mescit hükmünde bulunan bir yerde yapılmalıdır. Vacip olan bir îtikâfta oruçlu bulunmalıdır.
Kadınlar için kendi evlerinde mescit olarak kullandıkları yerler, birer mescit hükmündedir.
îtikâflının mescitten özrü olmadan çıkması veya hanımı ile münâsebette bulunması îtikâfını bozar. Fakat îtikâflının dînî, beşerî veya zarurî bir ihtiyaçtan dolayı mescitten dışarı çıkması, îtikâfı bozmaz: Cuma namazını kılmak için en yakın bir camiye gitmesi gibi.
ORUÇLA ALÂKALI İKİ SUAL
Sual: Bir kimse fecir doğduğu (imsak başladığı) halde doğmadı zannıyla sahur yapsa (bir şey yese veya içse) veya güneş batmamış olduğu halde battı zannederek iftar yapmış olsa (bir şey yese veya içse) ne lâzım gelir?
Cevap: Sâdece orucunu kaza etmesi lâzım gelir, kef-fâret lâzım gelmez. Çünkü bilerek iftar etmemiştir. Sual: Oruçlu kimsenin kan aldırmasının hükmü nedir? Cevap: Oruçlunun kan aldırması, orucunu muhafaza edemeyecek halde zayıf düşmesinden korkulursa mekruhtur. Böyle bir korku yoksa mekruh değildir. Ancak lâyık olan, bunu iftardan sonraya bırakmaktır.
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder