Mİ'RÂC MUCİZESİ
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.), hicretten bir buçuk yıl kadar önce Receb-i Şerifin 27. gecesi hem ruhen hem de bedenen, Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksâ'ya, oradan da yedi kat göklere ve Cenâb-ı Hakk'ın dilediği yerlere seyahat ettirildi, işte bu harikulade hâdisenin olduğu geceye Mi'râc Gecesi denilmektedir. Mi'râc, Resûlullâh Efendi-miz'e (s.a.v.) ihsan olunan en büyük mucizelerdendir.
Peygamber Efendimizin mi'râc mucizesi, cesed ve ruh ile beraber; uyanıklık hâlinde olmuştur. Resûlullâh'ın (s.a.v.) ruh ve cesed, Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksâ'ya gitmesi, âyet ve hadîs ile sabittir. İsrâ Sûresi'nde "Kulunu bir gece Mescid-i Haram'dan o havalisini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya yürüttü" buyurul-muştur. Bu âyette geçen abd (kul) lafzı ruhla cesedin ikisinin beraber ismidir.
Fahr-i Kâinat Efendimiz bu İsrâ (mi'râc) haberini insanlara söylediği zaman birçok kimse inanmadı, îmânları zayıf olanlardan birçoğu mürted oldu, dinden döndü. Şayet rüyada olmuş olsa idi, neden inanmayacaklardı?
İsrâ'nın gece vâki olmasında bazı hikmetler:
Gecenin hâli gündüzden daha gizlidir. Mü'minlerin îmânı ziyâdeleşsin, diye gece olmuştur.
Allâhü Teâlâ gündüzü nûrâniyyet ile gece üzerine üstün kılmış, fakat geceyi de Fahr-i Kâinat efendimizi dilediği yerlere yükseltmek suretiyle gündüz üzerine üstün kılmıştır.
Geceler içinde Mi'râc gecesi mi daha faziletli yoksa Kadir Gecesi mi? diye sorulursa; mi'râc gecesi peygamber efendimiz hakkında daha faziletlidir, Kadir Gecesi de ümmeti hakkında faziletlidir. Zira, Kadir Gecesi ümmeti Muhammed'e diğer ümmetlerin seksen küsur yıllık amelinden hayırlıdır.
Ruh ve cesed kâbe kavseyne kadar mi'râc peygamberimize mahsustur. Peygamberimizden başka bir peygambere vâki olmamıştır.
İsrâ hadîsini Enes b. Mâlik, Abdullah b. Ömer, ibn-i Ab-bas, Cabir b. Abdullah, Abdullah b. Mes'ûd gibi birçok sa-hâbî (radıyallâhü anhüm) rivayet etmiştir.
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder