12 Ağustos 2010 Perşembe

9 Temmuz 2010











































Bugün 9 Temmuz 2010 27 Recep 1431 Haziran: 26 Hızır 65 Timur'un Bağdat'ı İşgali (1401)-Rumeli Hisarı inşa edildi (1452)


HADİS-İ ŞERİF



"Allah Teala Hazretleri diyor ki: "Ey Ademoğlu! Sen bana dua edip, (affımı) ümid ettikçe ben senden her ne sadır olsa, aldırmam, ben seni affederim. Ey Ademoğlu! Senin günahın semanın bulutları kadar bile olsa, sonra bana dönüp istiğfar etsen, çok oluşuna bakmam, seni affederim. Ey Ademoğlu! Bana arz doluşu hata ile gelsen, sonunda hiç bir şirk koşmaksızın bana kavuşursan, seni arz doluşu mağfiretimle karşılarım. Ravi: Tirmizi, Da'avat 106, (3534)



PEYGAMBER EFENDİMİZİN TEBÛK GAZVESİ (H. 9, M. 630)


Rûm Kayseri (Bizans İmparatoru)nun Şam'da Müslü­manlar aleyhine büyük bir ordu topladığı işitilince, Re-sûlullâh (s.a.v.) Medîne-i Münevvere'de büyük bir ordu toplamaya başladı. Mekke'den ve diğer Arap kabilele­rinden asker toplamak üzere her tarafa memurlar gön­derdi. Kıtlık ve pahalılık günleri olduğundan gücü ye­tenlerin askere yardım etmelerini emretti. Kudreti olan­lar pek çok yardımlar ettiler. Hattâ Müslüman hanımlar zînet ve süs eşyalarını askere hediye ettiler. Ebû Bekir Sıddîk (r.a.) Hazretleri bütün malını harcadı. Osman Zi'n-Nûreyn (r.a.) Hazretleri de üç yüz deve yükü zahîre ve bin altın verdi. Onun üzerine Resûl-i Ekrem, Hz. Osman'a (r.a.) husûsiyle dua etti ve geçmiş ve gelecek bütün günahlarının affedilmiş olduğunu müjde buyurdu.


Münafıklar, "Böyle sıcak vakitlerde yola çıkmayınız." diye fesâd peşinde koşturuyorlardı. Onlara cevaben, "Cehennemin harareti daha şiddetlidir." diye buyuruldu.


Resûl-i Ekrem (s.a.v.), Ehl-i Beyti'ne bakmak için Hz. Ali'yi (k.v.), memleket işleri için de Muhammed bin Mesleme'yi (r.a.) Medîne'de bıraktı ve hicretin dokuzun­cu senesi Receb ayında Perşembe günü Medine'den çıktı. İslâm ordusu Medine'den Şam'a giderken yarı yolda bulunan Tebûk'de gayet az akan bir su başında durdu. Su, böyle bir büyük ordunun ihtiyâcına yetmez iken Resûl-i Ekrem, ondan abdest alınca mucize olarak bütün orduya yetecek kadar çoğaldı.


İslâm ordusu, Tebûk'de kaldıklarında, korkuya bürü­nen Rûm askerinden bir hareket görülmedi ve muha­rebe olmadı. Lâkin İslâm ordusunun Şâm hududuna kadar gelip de Roma devletine meydan okuması her tarafa dehşet verdi. Civardaki belde hükümdarlarının ekserisi cizye vermek üzere emân diledi. Resûl-i Ekrem de onlara birer kıt'a ahidnâme verdi.


Bu sıra Şam'da veba olduğu işitildi, Resûl-i Ekrem "Tâûn (veba) olan beldeye girmeyiniz." buyurdu ve Te-bûk'den ileri gidilmeyip Ramazân-ı Şerif ayında Medi­ne'ye dönüldü.



FIKRA



Temel doktorun yanından çıkınca arkadaşı yanına gelip ne teşhis konulduğunu sorar. Temel, “Sus” işareti yaparak arkadaşının kulağına eğilir ve “Gizli şeker!” der. Arkadaşı; “Tamam da niye kulağıma eğilip söylüyorsun?” deyince, Temel: “Anlamayi misun? Gizli şeker!..” diye cevap verir.


GÜNÜN SÖZÜ



Ne kadar bilirsen bil, anlatabildiklerin, karşındakinin anlayabileceği kadardır. Mevlana


YEMEK MENÜSÜ


· ARNAVUT CİĞERİ


· ERİŞTE


· ÇOBAN SALATA


· DÜĞÜN ÇORBA


ÇOCUĞUNUZA İSİM


Erkek: SIDK: (Ar.) Er. 1. Doğruluk, gerçeklik. 2. Temiz kalplilik, halisiyet. 3. Sadakat.


Kız: SEZİN: (Tür.) Ka. - Sezme yeteneği olan, duygulu anlayışlı.


MANİ



Boynumdaki kolyenin
Yar verdi parasını
Bir kolye değil mi?
Çekerim sevdasını


KARİKATÜR



BİLMECE


Temel her şimşek çaktığında saçını, başını düzeltiyormuş. Niçin?


Cevabı Yarın.


Dünkü Cevap: (Öldürmeyen Allah öldürmez.)







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler

Blog Arşivi