KADINLARIN, ERKEKLERE DENK AMELİ
Câbir b. Abdullah (r.anhümâ) anlatıyor: Biz Resûlullah ile beraber otururken bir kadın geldi ve Resûlullah'ın huzurunda durup: Esselâmü aleyke, ey Allah'ın resulü! Ben kadınların sana gönderdiği temsilciyim. Yâ Resû-lallâh.Benim bu gelişimi duyup da buna hayret etmeyecek bir kadın yoktur.
Allâhü Teâlâ, hem erkeklerin hem de kadınların Rabb'idir. Âdem (a.s.) hem erkeklerin, hem de kadınların babasıdır. Havya validemiz, hem erkeklerin hem de kadınların annesidir. Erkekler Allah yolunda cihâda çıkıp şehit edildikleri zaman, onlar Rablerinin katında diridirler ve rızıklandırıiırlar. Şehît olmazlarsa, onlara senin de bildiğin gibi ecir yardır. Fakat bizler, kendimizi onlara adamışız, onlara hizmet ederiz, (bundan dolayı harbe katılamayız) bize de bir sevap var mıdır?
Resûlullah (s.a.v.): "Benden o kadınlara selâm söyle ve de ki: Kadının kocasına itaat etmesi ve onların hakkını bilmesi, erkeklerin kazandıkları sevaba denktir. Fakat sizden bunu yapan pek azdır." buyurdu.
VELİ VE KERAMET
Allâhü Teâlâ'ya tâat ve ibâdete devam eden, günahlardan kaçınan, nefsinin lezzetlerine düşkün olmayan, mümkün olduğu kadar Allâhü Teâlâ'yı ve sıfatlarını bilen kişiye velî (evliya) denir.
Keramet ise; peygamberlik iddiası olmaksızın harikulade olan bir hususun peygamberin ümmeti olan velî zâttan meydana gelmesidir. Eğer keramet îmân, amel-i sâlih ve ihlâs sahibin olmayandan görülürse ona istidrâc denir.
Evliyanın kerameti haktır, inkâr edilmemelidir. Zira; Kurân-ı Kerîm'de haber verilmiş, Sahâbe-i Kirâm'ın ek-serîsinden tevatür yoluyla (inkârı mümkün olmayacak surette) meşhur olmuştur. Meselâ Hz. Ömer'in Medî-ne'de minberde iken Iran, Nihâvend'deki İslâm askerini görmesi, kumandanları Sâriye'ye düşmanın tuzağına düşmemesen için "Dağa!.." diye seslenmesi ye oniann bunu işitmeleri, Hâlid bin Velid'in (r.a.) zehir içmesi ve zehrin ona zarar vermemesi gibi.
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder