PEYGAMBER EFENDİMİZİN TAKVASI
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), dâima ibâdetle meşgul olur, Allah'ın rızâsı için ümmetinin hidâyet ve saadetine çalışırdı. Hayatları boyunca, Arap yarımadası fethedildi, Medine'ye her taraftan ganimet malları gelmeye başladı, hükümdarlar tarafından kıymetli hediyeler gönderildi. Fakat bunların hiç birine iltifat etmedi. Bütün bunları fakirlere, gazilere, harcadı. Bir gün kendisine bir kese altın gelmişti. Onu ashabına dağıtmıştı. Hâne-i saadetinde yalnız altı altın kalmıştı, gece uyumadı, kalkıp bunları da dağıttı. "Şimdi rahat ettim." buyurdu.
Hz. Âişe validemiz diyor ki: "Resûlullâh (s.a.v.) dünyâdan irtihallerine kadar arka arkaya üç gün doyacak şekilde yemek yememişti. Halbuki isteseydi, Allâhü Teâlâ ona hatır ve hayâle gelmedik nimetler verirdi. Biz peygamber zevcelerinin evlerimizde yemek pişirmek için ocak yanmazdı. Yiyip içtiğimiz, yalnız hurma ile sudan ibaret olurdu. Bazan Resûlullah'ın hâline acır, ağlardım.
Bir gün: "Canım sana feda olsun, dünyâ dirliğinden yeterince kabul buyursan olmaz mı?" diye sordum. Buyurdular ki: "Ben nerede, dünya nerede?.. Kardeşlerim olan ülü'l-azim peygamberler, bundan daha zor hallere sabrettiler, öylece gidip Allah'a kavuştular. Allâhü Teâlâ da onlara büyük sevaplar, makamlar verdi. Şimdi ben geniş bir maişete erersem Allâhü Teâlâ'dan utanırım. Benim mertebemin onlarınkinden aşağı kalmasından sıkılırım; benim en özlediğim, o kardeşlerim olan peygamberlere kavuşmaktır."
Peygamberimiz Efendimiz (s.a.v.) bu mübarek sözlerinden sonra dünyâda ancak bir ay daha yaşamışlardı. Geride bıraktığı şey, yalnız silâhları ile bindikleri bineği ve gelirini vakfetmiş olduğu araziden ibaretti.
İşte Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Hak yolunda bu kadar samimi, bu kadar fedakârdı. Onun yüksek maksadı, yalnız Allah'a kulluk etmek, İslâm'ı yaymak, insanları cehaletten kurtarmak, yeryüzünü insanlık ve medeniyet nurları içinde bırakmak idi.
|
FIKRA
Temel’le Dursun, dört motorlu bir uçakla Trabzon’dan İstanbul’a uçuyorlardı. Birden pilotun anonsu duyuldu: “Sayın yolcular, bir motorumuz arıza yaptı. Ama paniğe gerek yok. Kalan motorlar bizi götürür. Tabii hızımız biraz azalacak. Dolayısıyla yolculuk da biraz uzayacak.” Az sonra bir motor daha durdu. Pilot yine aynı anonsu yaptı: “Yolculuk biraz daha uzayacak...” Sonra bir motor daha... Aynı anons... Temel huzursuzlandı: “Ula bir motor daha durursa, bütün gece burdayız demektur!..” |
GÜNÜN SÖZÜ
Küçük işlere gereğinden çok önem verenler, elinden büyük iş gelmeyenlerdir. Eflatun |
YEMEK MENÜSÜ
· KIYMALI YUMURTA
· MAKARNA
· YOĞURT
· BÖREK |
ÇOCUĞUNUZA İSİM
Erkek: SUNULLAH: (Ar.) Er. - Allah'ın yarattığı.
Kız: SİBEL: (Tür.) Ka. 1. Buğday başağı. 2. Henüz yere düşmemiş yağmur damlası. 3. Eski Türklerdeki bir tanrıça. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder