16 Ağustos 2010 Pazartesi

16 Temmuz 2010



 


 




 



 





















r





















Bugün 16 Temmuz 2010 4 Şaban 1431 Temmuz: 3 Hızır 72 Peygamberimizin (SAV)'in Medine'ye Hicretleri (M.622)-Dünya KIBLE günü (ikincisi)


HADİS-İ ŞERİF


 


Cenab-ı Hakk'ın, yönetici yaptığı bir kimse, yönettiği insanları aldatarak ölürse, Allah-u Teala ona cennet yüzü göstermez. Ravi: Buhari


 


PEYGAMBER EFENDİMİZİN TAKVASI


Peygamber Efendimiz (s.a.v.), dâima ibâdetle meşgul olur, Allah'ın rızâsı için ümmetinin hidâyet ve saadetine çalışırdı. Hayatları boyunca, Arap yarımadası fethedildi, Medine'ye her taraftan ganimet malları gelmeye başladı, hükümdarlar tarafından kıymetli hediyeler gönderildi. Fa­kat bunların hiç birine iltifat etmedi. Bütün bunları fakirlere, gazilere, harcadı. Bir gün kendisine bir kese altın gelmişti. Onu ashabına dağıtmıştı. Hâne-i saadetinde yalnız altı altın kalmıştı, gece uyumadı, kalkıp bunları da dağıttı. "Şimdi rahat ettim." buyurdu.


Hz. Âişe validemiz diyor ki: "Resûlullâh (s.a.v.) dün­yâdan irtihallerine kadar arka arkaya üç gün doyacak şe­kilde yemek yememişti. Halbuki isteseydi, Allâhü Teâlâ ona hatır ve hayâle gelmedik nimetler verirdi. Biz pey­gamber zevcelerinin evlerimizde yemek pişirmek için ocak yanmazdı. Yiyip içtiğimiz, yalnız hurma ile sudan ibaret olurdu. Bazan Resûlullah'ın hâline acır, ağlardım.


Bir gün: "Canım sana feda olsun, dünyâ dirliğinden yeterince kabul buyursan olmaz mı?" diye sordum. Bu­yurdular ki: "Ben nerede, dünya nerede?.. Kardeşlerim olan ülü'l-azim peygamberler, bundan daha zor hallere sabrettiler, öylece gidip Allah'a kavuştular. Allâhü Teâlâ da onlara büyük sevaplar, makamlar verdi. Şimdi ben geniş bir maişete erersem Allâhü Teâlâ'dan utanırım. Benim mertebemin onlarınkinden aşağı kalmasından sıkılırım; benim en özlediğim, o kardeşlerim olan pey­gamberlere kavuşmaktır."


Peygamberimiz Efendimiz (s.a.v.) bu mübarek sözle­rinden sonra dünyâda ancak bir ay daha yaşamışlardı. Geride bıraktığı şey, yalnız silâhları ile bindikleri bineği ve gelirini vakfetmiş olduğu araziden ibaretti.


İşte Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Hak yolunda bu kadar samimi, bu kadar fedakârdı. Onun yüksek mak­sadı, yalnız Allah'a kulluk etmek, İslâm'ı yaymak, insan­ları cehaletten kurtarmak, yeryüzünü insanlık ve mede­niyet nurları içinde bırakmak idi.


 


FIKRA


 


Temel’le Dursun, dört motorlu bir uçakla Trabzon’dan İstanbul’a uçuyorlardı. Birden pilotun anonsu duyuldu: “Sayın yolcular, bir motorumuz arıza yaptı. Ama paniğe gerek yok. Kalan motorlar bizi götürür. Tabii hızımız biraz azalacak. Dolayısıyla yolculuk da biraz uzayacak.” Az sonra bir motor daha durdu. Pilot yine aynı anonsu yaptı: “Yolculuk biraz daha uzayacak...” Sonra bir motor daha... Aynı anons... Temel huzursuzlandı: “Ula bir motor daha durursa, bütün gece burdayız demektur!..”


GÜNÜN SÖZÜ


 


Küçük işlere gereğinden çok önem verenler, elinden büyük iş gelmeyenlerdir. Eflatun


YEMEK MENÜSÜ


·   KIYMALI YUMURTA


·   MAKARNA


·   YOĞURT


·   BÖREK


ÇOCUĞUNUZA İSİM


Erkek: SUNULLAH: (Ar.) Er. - Allah'ın yarattığı.


Kız: SİBEL: (Tür.) Ka. 1. Buğday başağı. 2. Henüz yere düşmemiş yağmur damlası. 3. Eski Türklerdeki bir tanrıça.


MANİ


 


Fındık kırdım iç ettim
Yaylalara göç ettim
Yârim senin yüzünden
Ben bu canı hiç ettim


KARİKATÜR


 Komik Karikatürler


BİLMECE


Altı göl üstü gül.


Cevabı Yarın.


Dünkü Cevap: (Süpürge)





 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler

Blog Arşivi