30 Ağustos 2010 Pazartesi

28 Ağustos 2010






































Bugün 28 Ağustos 2010   18 Ramazan 1431 Ağustos: 15 Hızır 115 Kocatepe Camii'nin İbadete Açılması (1987)-Solhan'ın kurtuluşu (1918)-Leyleklerin gitme zamanı-Sıcakların azalması


HADİS-İ ŞERİF


 


Kur’ân, Allah’a gökyüzünde ve yeryüzünde bulunan her şeyden daha sevimlidir. Ravi: Dârimî, Fedâilü’l-Kur’ân 6


 


HUZUR DERSLERİ


Osmanlı devletinin kuruluşundan itibaren; Ramazân-ı Şeriflerde her gün, diğer günlerde de sultan emrettikçe âlimlerin büyükleri toplanırlar; Kurân-ı Kerîm'den bazı âyetler tefsîr ederlerdi. Üçüncü Mustafâ Hân, bu hayırlı adeti bir nizâma koyup kanuna bağlamıştır. Osmanlı sul­tanları huzurunda Ramâzân-ı Şerîflerde okunmakta bu­lunan bu tefsîr derslerine "Huzur Dersleri" adı verilmiştir.


Bu dersleri "Mukarrir" denen âlimler okuturdu. Sultân bu dersler vesilesiyle âlimleri dinleyerek onlardan isti­fâde eder, gelen âlimler de sultanın ihsanına mazhar olurdu. Bu derslerde müsbet ilimler müzâkere edilir, edebî sohbetler de yapılırdı.


Bu dersler sayesinde Osmanlı memleketinin Halep, Şam, Mısır gibi ilim merkezlerinden başka İran, Hora­san, Dağıstan, Hindistan ve Buhara gibi diğer beldeler­den de nice büyük âlimler İstanbul'a toplanmıştır. Bura­daki halk ve âlimler bu gelen âlimlerden istifâde etmiş­ler, İstanbul tam manâsıyla dîn ve dünyâ ilimlerinin menbaı ve bir ilim başşehri hâline gelmiştir. Bu yüksek âlimlerin toplandıkları meclislerde en girift meseleler halledilir, çözülürdü.


Ebûssuûd Efendi gibi muktedir müfessirler bu dersler sayesinde yetişmişlerdir. Zira derslere iştirak eden âlim­ler mahcûb olmamak için bir yıl boyunca hazırlık yapar­lar, pek ince tedkîklerde, araştırmalarda bulunurlar, me­selelere tam bir vukuf sağlarlardı.


Sultân Üçüncü Mustafa Han'dan sonra yaklaşık iki asır devam ederek 1923'te sona eren bu derslerde Bey-zâvî Tefsîri esâs alınmış ve Osmanlının son zamanla­rına kadar pek derin tedkîkler ve münazaralar ile devam edegelmiştir.


Huzur dersleri faydanın umumi olması için Sultân İkinci Abdülhamîd Hân'ın emri üzerine Türkçe olarak yazılmıştır.


 


FIKRA


 


Temel doktora parmağıyla dokunarak vücudunun ağrıyan yerlerini sıralar. Doktor ağrıyan yerlerin bunca çokluğu karşısında heyeti toplar, konsültasyon yapılır ve teşhis konur; ”Temel’in sağ işaret parmağı kırık!..”


GÜNÜN SÖZÜ


 


Önce kendi gideceğin yolu öğren sonra öğretmeye kalk. Buddha


YEMEK MENÜSÜ


·   MENEMEN


·   MAKARNA


·   YOĞURT


·   MEYVE


ÇOCUĞUNUZA İSİM


Erkek: SUNUHİ: (Ar.) Er. - Hatırlayan, gönül alan, kolay anlayan.


Kız: SUĞRÂ: (Ar.) Ka. - Daha, pek, en küçük.


MANİ


 


Süt mavi kurdeleye
Ben altın takar mıyım?
Senin gibi çalgıcıya
Ben artık bakar mıyım?


KARİKATÜR


 


BİLMECE


Meyvelerin şefi hangisidir?


Cevabı Yarın.


Dünkü Cevap: Zili



 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler

Blog Arşivi